Hayatın İçinden

Tesadüfen Hayattayız!

Bugün bloga yemek tarifi yazacaktım güya. Dün (bence) şahane bir tatlı yapmıştım, onu paylaşacaktım. Tatlı yiyelim tatlı konuşalım diyecektim. Sonra bir haber aldım. Tadım tuzum kalmadı. Dün daha iyi anladım ne kadar tesadüfen hayatta ya da tek parça kaldığımızı. Yarın başımıza ne gelecek belli değil.

Yolda yürürken, bir pencerenin kocaman camı kafanıza düşebilir.

Bulunduğunuz meydanda bomba patlayabilir.

Belediyenin kapatmayı unuttuğu bir çukur sizi yutabilir.

Evinizde otururken bir magandanın tabancasından çıkan kurşun kalbinize isabet edebilir.

Başka bir maganda trafikte yol vermediniz diye üzerinize yürüyebilir (ki bunu yaşamışlığım var).

Belediye otobüsü trafik sıkışınca kaldırımdan gitmeye karar verip sizi biçebilir…

Bunlar ilk aklıma gelenler. İnterneti biraz kurcalasam bunlar gibi onlarca saçma sebepten ölüm ya da sakat kalma hikayesi bulabilirim.

Yetişkinlerin birbirine yaptıkları kötülükler isyan sebebi olsa da, daha kabul edilebilir geliyor insana ama bu akşam duyduğum haber beni benden aldı. Küçücük masum bir çocuğun ve ailesinin hayatını karartan bir olay yaşandığını öğrendim. Ataşehir’de gayet tanınmış bir restoranın çocuk oyun alanında oynayan küçük bir çocuğun üzerine kezzap döküldü. Çünkü pisliğin teki o restorandan içeri elinde kezzapla girdi, rivayete göre hedefi oradaki oyn ablalarından biriydi ama hedefi şaştı ve o bardak küçük bir çocuğun üzerine döküldü. Odadaki çocuklardan bazıları da nasibini aldı tabi. Şanslı olanlar kıyafetlerindeki yanıklarla kurtuldu, daha az şanslı olanların vücutlarında da asit yanığı oluştu. Ve 3 yaşındaki o yavrunun bir gözü tamamen kör oldu, diğer gözü de görme yetisinin bir kısmını kaybetti. Hepsi kendini kaybetmiş bir şuursuz psikopat yüzünden. Hedefi bakıcıysa ve doğru hedefi vurmuş olsa bu sefer de kadına şiddet haberi okuyor olacaktık. Ben “Allah onu bildiği gibi yapsın” diyeyim, siz en ağır küfürleri ettiğimi anlayın. Böylelerine verilmesini istediğim cezalardan ilki ona da aynısının yapılması. Dilerim bir an önce yakalanır ve tez vakitte kezzapla tanışır!

İnsanlar ne ara bu kadar kötü oldular? Kötülük ve acı o kadar yakın ki. İnsanlık ya ölmüş ya da ölüyor. Herkeste bir cinnet hali, kimse kimseye tahammül edemiyor. Bazen insanlıktan nefret eder halde buluyorum kendimi. İyilik-güzellik dururken bunca kötülük niye diye haykırasım geliyor. “Ama”sı olamayacak bir olay bu. Canilikten başka bir şey değil. Aklım almıyor. Çocuklarımızın hayatlarının bu kadar kolay kararabileceğini aklım almıyor. Terör denilen lanet bu kadar içimizdeyken kalabalık mekanlara gidersek bomba patlama ihtimali olduğunu kabulleniyor insan ama kebap yemeye gidip, çocuğunun üzerine atılan kezzapla restorandan kör çıkabileceğini kabullenemiyor. Ben sadece düşünerek bu kadar etkilendiysem o anne-baba nasıl dayanıyor bilemiyorum. Sanırım sadece yaşadığına şükrederek ayakta durabiliyorlardır. O çocuk bir sürü ameliyat geçirecek durduk yere. Allah ona şifa versin, olaydan önceki haline dönmesini nasip etsin inşallah. Bundan sonra dualarıma onu da ekleyeceğim. Ailesine de bolca sabır ve güç diliyorum.

O restorana benim de gitmişliğim var. O gün biz de orada olsaydık İpek kesin oyun odasında oynardı. Ben de “hah ne güzel çocuğum mutlu ben rahat” diye keyiflenirdim. Bundan sonra nerede olursa olsun, oyun odasına gönderirken milyon kere düşüneceğimi, gönderirsem de içimin rahat olmayacağını biliyorum. Daha da kimse bana onları korumak için başlarına gelebilecek tehlikeleri önceden düşünüp tedbir amaçlı yaptıklarıma abartı ya da paranoyakça demesin.

Allah sonumuzu hayır etsin…

Yorum Bırak